ALMAN SERMAYESİ HÜKÜMETİ TAKMADI

 

27 Temmuz’da (2017) Alman siyasetçiler ve Başbakan Angela Merkel, Türkiye’ye karşı çok daha sert tutum almaya çağıran demeç verince; Türkiye kamuoyunda Alman sermayesinin Türkiye’ye karşı yaptırım yapacağı endişesi oluşmuştu. Ancak Türkiye’nin açtığı 1 milyar dolarlık “rüzgâr enerjisi” ihalesine teklif veren  8 konsorsiyumdan dördüne Alman şirketlerinin ortak olması şaşırttı.

– 3 Ağustos’ta, (2017) rüzgâr enerjisi ihalesi sonuçlandı.  Alman Siemens liderliğindeki konsorsiyum dev ekonomik boyuttaki rüzgar enerjisi işinin yapılmasını üstlendi.  tuerkiye-suerdueruelebilir-enerjide-duenya-ortalamasinin-uestuende

Bu durum; Emperyalist sermaye ile devletler arasındaki ilişki tarzının çıkar ilişkilerine dayalı olduğu gerçeğini kavramayan yurttaşlar arasında şaşkınlık yarattı.

Almanya,  Fransa, İngiltere, Japonya ya da Amerika gibi ülkelerin büyük sermayesiyle devlet (Hükümet, bürokrasi) arasındaki ilişkiler Türkiye’deki gibi yürümüyor. Çok nadir ve olağanüstü durumlarda ancak Emperyalist sermaye sahipleri hükümetin tasfiye kararına kulak veriyorlar. Eğer Hükümetlerinin uyarıları, çıkarlarına ters ise şirketler siyasi uyarıları önemsemiyorlar. Avrupa ve ABD insanı da bu durumu olağan sayıyor.

Avrupa ve ABD sermayesi ile devletler arası ilişki tarzı bu iken;

Türkiye’ de ise Devletle içli dışlı biçimde iş yapan büyük sermayenin hükümetin emri doğrultusunda hareket etmesi zorunlu. Ayrıca Türkiye’de hükümet (özellikle AKP iktidarı döneminde) doğrudan büyük sermayeye “tavsiye” örtüsü altında emir veriyor. Hükümetin tavsiyesini emir olarak kabul etmeme gafletine düşen büyük sermaye sahiplerinin kapısına hemen ertesi gün maliye elemanları dayanıyor. Sermaye birikiminin siyasi iktidarın büyük katkısıyla oluşması; iş adamlarının, hükümetin tavsiyesini emir olarak kabul etmesini sağlayan en önemli neden.

Bu ilişki tarzı Asya ve Afrika ülkelerinde olağan bir durum. Türkiye’nin; Asya , güney Amerika ve Afrika devletler liginde sayılmasının esas gerekçesi de bu ilişki tarzıdır. Bu ligde yer alan ülkeler de, siyasetçilerin büyük çoğunluğu için hükümet olmak;   sermaye sahibi olmanın etkili aracıdır.

Enerji Bakanı Berat Albayrak, ihale sonrası, Alman şirketlerinin ihaleye katılmasının “cesurca bir girişim” olduğunu açıkladı.309753

İktisatçılar ise ; “Alman şirketlerinin ihaleye katılmasının cesaretle ilgisi yok;  Avrupa hükümetlerinin Emperyalist sermayenin işine karışmaması; sermayenin devletin kararlarını göz ardı etmesini sağlıyor. Bu ilişki biçimi Avrupa ülkelerinde  olağan bir durumdur. Bu durum  kapitalist sistemin, gerçek anlamda kurulmuş olmasıyla ilintilidir. Emperyalist sermayenin pratiğine yön veren; hükümet kararları değil, işin karlı oluşu ve sunulan maddi olanakların cazip oluşudur.” diye açıklama yaptılar.

Ve ayrıca iktisatçılar; İhaleyi alan Alman şirketinin ihaleye katılma iştahının kabarmasının; konsorsiyum ortağı Türk şirketlerin siyasi iktidarla” ilişki” durumuna doğrudan bağlı olduğuna ve bu şirketlerin, özellikle bu dönemde ballı işleri ’emir komuta ile’ yaptıklarına dikkat çektiler.

Avrupa ve Amerika kapitalistlerinin devletlerle olan ilişkisinin kavranmamasının; Türkiye’de devletle sermaye arasındaki  ilişki tarzının ‘olağan durum sayılmasıyla’ doğrudan bağlantılı olduğu gerçekliktir.

Pin It on Pinterest