Başbakan Binali Yıldırım, Çankaya Köşkü’nde gazete, televizyon, haber sitesi ve ajansların genel yayın yönetmenleriyle üç saat kadar süren bir basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda öne çıkan açıklamalar basın organlarında yer aldı. Açıklamaların önemli bir kısmı Referanduma ilişkindi.
Ancak, bu açıklamalar içinde yer alan bir cümle dikkat çekti.
Binali Yıldırım, ByLock kullanan siyasilere yönelik operasyon yapılmamasıyla ilgili yaptığı açıklamada; ‘MİT’e ByLock’çu siyasileri sordum, ‘Bir şey yok’ dendi’; ‘Benden bilgi saklandığını mı düşünüyor millet? Eğer öyleyse çok büyük bedeli olur’ dedi.
ByLock kullanan tüm kişilerin FETÖ örgütü ile bağı olduğu iddia ediliyor. AKP li bakanların milletvekillerinin ve siyasi kadroların, ByLock iletişim sistemini kullandığı iddiasının yoğunluğuna rağmen AKP’ li tek bir siyasinin dahi bu sistemi kullanmadığı yanıtı düşündürücü idi.
FETÖ ile bağı olan AKP’li isimlerin listesinin Cumhurbaşakanının elinde olduğu iddiasının AKP çevrelerinde dillendirilmesine karşın; Binali Yıldırım’ın “‘MİT’e ByLock’çu siyasileri sordum, ‘Bir şey yok’ dendi’ açıklaması, Siyasi çevrelerde “bıyık altı tebessüme” neden oldu.
Siyasi çevrelerin bu açıklama karşısında vardığı sonuç; Ya MİT başkanı Hakan Fidan, ‘gerçek durumu’ Başbakana açıkladı; Başbakan MİT Başkanının ona verdiği yanıtı açıklamıyor. Ya da MİT başkanı Başbakan’a doğru bilgi vermiyor. Eğer MİT Başkanı belli konularda Başbakanı bilgilendirmiyorsa; Bu durum, MİT Başkanı’nın Başbakan Binali Yıldırım’ı muhatap saymadığının (takmadığının) ve doğrudan Cumhurbaşkanını “amir” saydığının göstergesidir.
Ki bu ilişkinin doğru olma ihtimali yüksektir.
Bu ihtimalin yüksekliği nedeniyle Binali Yıldırım’ın; ‘Benden bilgi saklandığını mı düşünüyor millet? Eğer öyleyse çok büyük bedeli olur’ sözü siyasi çevrelerde ve yurttaşlar nezdinde itibar görmedi.
Nitekim; 15 temmuz “darbe girişimin den 2 hafta sonra 8. Ağustos 2016 tarihinde CNN TÜRK muhabiri Hande Fırat’ın;
“Yani gelinen noktada net yanıt alabildiniz mi? Hem Genelkurmaydan hem MİT Müsteşarlığından, Türkiye Cumhuriyeti’nin MİT Müsteşarı, Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları Genelkurmay karargahında bir araya geliyorlar. Birtakım önemli tedbirler alıyorlar ama Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı bu konuyu eniştesi, Başbakanı da akrabası, eşten dosttan, korumalardan öğreniyor. Yani tüm bu noktada, üzerinden 15 gün geçti ama millet de bunu doğal olarak sorguluyor. Geldiğiniz noktada net yanıt alabildiniz mi?” sorusuna karşılık,
Başbakan Yıldırım:
“Ben bunu Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanına sordum. ‘Yani bu nasıl olur’ dedim? ‘Başbakanın haberi yok, Cumhurbaşkanın haberi yok. Tamam Genelkurmay Başkanının bilgisinin olması gayet doğal ama aynı zamanda Başbakana da söylemeniz gerekiyor çünkü siz Başbakana karşı sorumlusunuz bağlısınız.’ Tabii onun cevabını veremedi. Herhangi bir şey de söyleyemedi, doğrusu bu.”
diye yanıt vermişti.
Şimdi Soru şu; Binali Yıldırım, “En büyük tehlike 15 Temmuz idi” diye tanımladığı olayın gerçekleştirileceğini saat; 15.00 de öğrendiği halde kendisine haber vermeyen MİT Başkanı’ndan bugüne kadar hesap sordu mu; ya da Yıldırım’ın deyimiyle MİT Başkanı “Bedelini ödedi mi? ” Hayır!
MİT Başkanının Yalnızca Binali Yıldırım’ı değil Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı da “darbeden” haberdar etmemesi vahim bir durumdu. Ancak bu tavrıyla “suç” işlemiş olan MİT Başkanı’na, ne hikmetse “Bedel ödetilmemiş” olması; büyük bir sırrın olduğunun alameti.
Birileri gerçekleri gizliyor.
Siyasi çevrelerde sorulan soru şu;
Başbakan Binali Yıldırım bu gerçeği örtme eyleminin neresinde duruyor?