İklim krizi, hızla, dönülemez bir noktaya yaklaşıyor. Gelişmiş ülkeler ve uluslararası şirketler bu durumdan daha az etkilenmenin önlemini alma telaşındalar. Türkiye gibi küresel ekonominin peşinden sürüklenen ülkeler ise günü kurtarma uğraşını sürdürüyorlar. Bu ülkeler arasında Türkiye, dinci bir iktidarın yelkeninde, acı sona, en hızlı sürüklenen ülkeler arasında.
İklim koşullarının değişmesi yanında çevre kirliliği, yer altı sularının ve su kaynaklarının hızla tüketilmesi, Hes ve barajlarla ekolojik dengenin bozulması, orman yangınları, taş ocakları yanında acımasız bir biçimde sürdürülen orman katliamları ile ülkemiz adeta talan alanına dönüşmüş durumda. Kazdağları, Artvin ve Akbelende orman alanları tam olarak talan ediliyor. Tüm bu talanın arkasında ise kapitalizmin kar hırsı ve dinci iktidarın hayata hakim olma arzusu yatıyor.
Kazdağılarında maden sahası için ağaçların yok edildiği dönemde. Kanadalı Alamos Gold’un altın madeni arama ve işletmek üzere Türkiye’de kurduğu Doğu Biga’nın genel müdürü Ahmet Şentürk, “Kazdağları’ndan hiç bir yere gitmiyoruz, 60 yıllık ruhsat hakkımız var, Türkiye Cumhuriyeti’ne söz verdiğimiz gibi yerin altındaki madeni çıkaracağız” diye açıklama yapıyordu. (x1) Independent Türkçe sitesinde ; Şentürk’ün “Ağaç kesimi için bakanlığa 54 milyon ödedik” açıklaması yaşanan gerçeği açıkça ifade ediyor. Şentürk; “… Doğu Biga da yabancı sermayeli bir Türk şirketi, yatırımcısı Alamos Gold. Türkiye’ye doğrudan 140, dolaylı olarak 240 milyon dolar yatırım yaptık; Kirazlı ve Ağı Dağı, Çamyurt toplamı. Kirazlı’ya inşaat için 160 milyon dolar daha harcayacağız. Ağaç kesiminden dolayı orman bakanlığına 54 milyon TL ödedik. Ama asıl yatırım giderimiz altının aranıp bulunması içindi” diyor ve ekliyor “kesilen ağaçların muhatabı biz değiliz…” (x2) Açıkça, bu kararların arakasındaki siyasi iradeyi işaret ediyor. Ülkemizdeki doğa katliamından kar beklentisi içinde olan yalnızca sermaye değil Adalet ve Kalkınma Partisinin (AKP) dinci iktidarı olarak görünüyor.
Aynı şekilde, Akbelen’de ağaçları kesen şirketle Orman Genel Müdürlüğü (OGM) arasında ağaç katliamı için protokolü imzalandığı ortaya çıkıyor. Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret Şirketi (YK Enerji)’nin ortaklarından Limak holding de OGM ile protokol imzalamış. Protokolun başlığı ise içler acısı “Ağaçlandırma İş birliği Protokolü” ! (x3) Yani ağaçlarımızı katledenler aynı zamanda milyonlarca fidan dikeceklermiş. Ülkemiz eskisinden de çok orman alanlarına kavuşacak bu katliamlar sonucunda! İronik, tıpkı yakın gelecekte bizleri bekleyen sonuçlar gibi.
Ama susuzluk ironik değildir. Erozyon, hava kirliliği, açlık, işsizlik, kendine yetememek korkunçtur.
Geçtiğimiz günlerde Kaz Dağları’nda yol genişletme adı altında OGM ağaç kesimi alanlarını genişletmeyi sürdürdü. Açıklama, yangınlar için önlem. (x4) Bölgede yaşayan insanlar ise bu çalışmaların sermaye için ulaşım olanağı olduğunu düşünüyor. Her türlü talanın ardından bir sözcük öne çıkıyor “sermaye” Aynı şekilde Artvin’de ağaç talanı büyük boyutlara ulaşmış durumda. Şavşat Orman İşletme Müdürlüğü yetkilisi, “Her sene talebe göre üretim yapılıyor. Odun üretiminde bu sene yurt içi ve yurt dışı talep arttı, talebi karşılamak zorundayız. Ülke ekonomisine katkı sağlıyoruz” diye açıklama yapmış. (x5). İnanamayacaksınız ama talanın ardındaki gerçek yine aynı “ekonomi” yani sermaya yani kar! Kapitalizm, sermayesine sermaye katmak için talanını sürüdürüyor. Bu talanın sonunda ülkenin yaşanamayacak bir araziye dönüşmesi “hocanın bindiği dalı kesmesine” benzetilebilir. Ama ortada gülünecek bir şey yok. Çünkü bilinir ki, son tahlilde “sermayenin vatanı” yoktur!
Ender ÖZSARIKAYA
…………………………………………
(x5) https://www.gazeteduvar.com.tr/artvinde-agacin-diger-adi-sermaye-haber-1578212