KATLİAMLARDA ÖLMEK YOKSUL İNSANLARIN “KADERİ” !

 

Aladağ’daki öğrenci yurdunda facia/katliam

Adana Aladağ’da ortaöğretim öğrencilerinin kaldığı kız öğrenci yurdunda, 29.Kasım tarihinde saat:19.25 te çıkan yangında 10 öğrenci, 1 küçük çocuk (Yurt Müdürü Cumali Genç’in kızı) ile 1 eğitmen yaşamını yitirdi, 24 öğrenci yaralandı. Çocukların cansız bedenleri, çatı katında ve 2. Katta, yangın merdiveninin yanında bulundu. Ölen bazı çocukların cesetleri birbirlerine sarılı haldeydi. Belediye Başkanı “Yangın merdiveninin kapısı içeriden kilitliymiş. Çocuklar çıkmayı başaramamış” dedi.

Yangın kapısı açık mı kilitli mi ?

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, yangın merdivenlerinin anahtarlarının yangında hayatını kaybeden kadın görevlide olduğunu söyledi: “Yangın merdiveni, çocukların cesetlerine ulaşıldığı bölge. Tahminim, yangın merdiveninin kilitli olduğu anlaşılıyor, açamamışlar. 11-14 yaşında çocuklar. Çatı da çocukların üzerine yıkılmış. Çöken çatıda ahşap malzeme kullanılmış. Elbette soruşturma açılacak, zafiyetler ortaya çıkacak

Gazeteci Nedim Şener’in itfaiye ekiplerinin yangın çıkan yurtta bir denetim yapıp yapmadığı yönündeki sorusuna, Sözlü; “şimdi seyircilerin karşısında çok zeki sorular sorduğunuzu zannetmeyin” diye tepki gösterdi.

Sözlü, Şener için “çok kendini bilmez bir tavrınız ve tarzınız var” ifadelerini kullandı.

Çocukların, önlenebilir bir faciada hayatını kaybettiği bir anda dahi Belediye başkanı “Zevahiri kurtarma” peşindeydi. Gerçeğin farkında olan biri olarak Belediye Başkanı Sözlü, sorular karşısında uyanıklığı kaybetmeksizin manevra yapmayı “ yetenekli politikacı” olma sayarak soruları savuşturdu.

Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ta savcılığın ve ekiplerin “yangın merdiveninin kilidinin olmadığı” bilgisini verdiğini söyledi. Kaynak, “yurdun en son Haziran 2016’da denetlendiğini” belirtti. Kaynak, “ Bina ruhsatlı bir binadır MEB’in ayrıca çalışma izni verdiği bir binadır” diye açıkladı.

Ancak yangından 12 saat sonra Veysi Kaynak “yurttaki yangın kapısının kilitli olmadığıaçıklamasını yaptı.

Faciayla ilgili aralarında yurt müdürünün de bulunduğu 7 kişi gözaltına alındı.

Yangın sonrası RTÜK bekleneni yaptı; Yangına ilişkin yayın yasağı getirdi.15220053_1883270155236738_2316004665357753359_n

Yanıt bekleyen sorular

12 kişinin ölümüne yol açan kız yurdu yangınında cevap bekleyen sorular;

* Yangınını oluş saati kaçtı. İtfaiyeye bilgi kim tarafından saat kaçta verildi? Orman İdaresi ve Belediye itfaiyeleri saat kaçta yangın yerine intikal etti?

İtfaiye iddia edildiği gibi 1.5 dakikada yangın yerine intikal ettiyse binadan atlayan öğrenciler için niye branda açılmadı?

* Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, yangın merdiveni kapısının kilitli olduğunu açıklamışken; 12 saat sonra, yetkililer neden kapının ’kilitli olmadığı açıklamasını yaptılar?

* Özel yurtlar yönetmeliği 25. maddesinde öngörülen ’nöbetçi yönetici’ o anda binada mıydı?

* Aynı yönetmeliğin öngördüğü yılda 2 kez mülki amirlik denetimlerinden biri Haziran’da yapılmış olduğu açıklandı. 2016 yılının bitmesine bir ay kaldığı halde ikinci denetim neden gecikti?

* Yurtta yangın tüpü var mıydı? Yurtta görevli kişilere ve çocuklara yangın tüpü eğitimi verildi mi, kullanabildiler mi? Yangın olması halinde neler yapılacağına ilişkin bilgi verildi mi?

* Yurt binasında elektrik sayacını ehliyetli bir firma yaptı mı? Yapıldıysa ne zaman yapıldı?

* Yurt sahibi derneğin adı ne? Derneğin yöneticileri neden facianın gerçekleştiği yerde yoktu?

Son soru önemli;

Bir yangın faciasına yayın yasağı getirilmesinin ana nedeni de bu soruya verilecek yanıtın derinleştirilmesi halinde ortaya çıkacak gerçekliktir.

images-yangin

“Tahsil çağındaki Talebelere Yardım Derneği”

Aladağ’daki yurt yangınında yaşamını yitiren 12 yaşındaki Cennet Karataş’ın babası Mehmet Karataş, çocuğunun bu yıl ilk kez yurda başladığını belirterek “Burası ilçenin tek kız yurdu. Başka seçeneğimiz de yoktu” dedi.

İlçenin tek kız yurdunun sahibi; “Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği”.

Olay yerinde kızının akıbetinden haber alamayan bir öğrenci velisi ise “Burası Süleymancıların yurdu. Yurdu yıktılar, çocuklarımızı buraya yerleştirdiler” dedi.

Bilinen o ki; Kız yurdunun sahibi olan Bu dernek, Süleymancılar tarikatı ile organik bağı olan bir kurum.

Daha önce de, 1 Ağustos 2008 tarihinde, Konya’nın Taşkent ilçesine bağlı Balcılar beldesinde aynı derneğe ait bir yurt binası tüpgaz patlaması sonucu çökmüş ve 18 öğrenci yaşamını yitirmişti

Bu yangınla ilişkili olarak soruşturma açılmıştı. Ancak öğrenci ailelerinden hiçbiri sorumlular hakkında şikayetçi olmamıştı. Şu anda bir tek sorumlu bile tutuklu değil ve dava sürüyor ve ne olacağı belirsiz değil.

Aileler çocuklarının ölümünü “kader” diye tanımladılar ve çocuklarının ölüm acısını sineye çektiler. Kuşkusuz bu “kader sayma” işinde etkili olan ilişkiler söz konusuydu.

Aladağ’da gerçekleşen yangına ilişkin soruşturmanın ve davanın da aynı şekilde sonuçlanması şaşırtıcı olmayacak.

Öğrenci ailelerinin şikayette bulunmamaları, Bu ailelerin Süleymancılar tarikatıyla bağının olduğuna dair ihtimali güçlendiriyor.

Süleymancılar tarikatı yeni bir tarikat değil. Bu tarikat yıllardır faaliyetini sürdürüyor.

1980 Askeri Darbesi’nden sonra İçişleri, Adalet, Milli Eğitim bakanlıkları tarafından hazırlanan ve darbe yönetiminin atadığı başbakan olan Bülend Ulusu’ya sunulan ancak hakkında ciddi bir işlem yapılmayan, ancak 1986’da Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) tarafından Meclis gündemine taşınmış irtica raporunda hakkında geniş bilgi verilen Süleymancıları tarikatının faaliyetleri arasında kurs ve okul açma vardı. “ Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği” kurs ve okul açma işini üstlenen kurumlardan biriydi.

Söz konusu irtica raporuna göre, tarikata bağlı çeşitli kurumlarda, okul ve yurtlarda çocuklara şu ifadelerin ezberletildiği belirtiliyordu:

Atatürk dedikleri deccaldir. Efendi Hazretleri onu manevi bir yumrukla öldürüp İslamiyet’e daha fazla zararlı olmamasını sağlamıştır. Efendi Hazretleri’ne mürit olanlar, mehdinin ordusu, olmayanlar deccalin ordusudur. Bugün deccalin ordusunda imam hatipliler, ilahiyat ve İslam enstitüsü mensuplarının olduklarını unutmayalım. Dört sene içerisinde bütün Türkiye reisicumhurundan, başbakanından şoför muavinine kadar Süleymancı olacaktır. Süleymancılardan başkasına selam verirken dikkatli olunuz. Onların selamını, ‘essalamünaleyküm Allah belanızı versin olarak almayı’ unutmayınız.”

Bu tarikatların resmi okul ve kurumlar dışında okul ve yurtlar kurmaları ve çocukları kendi kurumlarında “eğitmeleri”; “imam hatipliler, ilahiyat ve İslam enstitüsü mensuplarının deccalin ordusu mensubu oldukları” iddiasıyla ilgilidir.

Benzer ifadelerin, Fetullah örgütüne ait metinlerde de yer alması tesadüfi değildir. Bütün tarikatların hedefi, “devlet” olmaktır. Bu nedenle hegemonya alanını genişletmek faaliyeti, bu örgütler için esastır.

Bu ifadelerin sahibi tarikatı deşifre eden raporun, Turgut Özal yönetimi tarafından bilinçli şekilde hasıraltı edildiği ortaya çıkmıştı.

Raporda ayrıca Süleymancılık tarikatı konusunda farklı bilgilere yer veriliyordu:

Ülkemizde yaygın biçimde gizli ve din kaynaklı, yasak din eğitimi faaliyeti vardır. Bu faaliyet örgütlenmiştir, bu faaliyet önlenmezse ilerde devlete karşı din kaynaklı bir kalkışmanın oluşturulması kaçınılmazdır. Zira, kurs ve okul talebelerine yardım derneği, Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği, ortaokul ve lise çağındaki talebeler için açılmış öğrenci pansiyonları, biçki-dikiş kursu, arıcılık kursu, halıcılık kursu ve benzeri faaliyetler arkasında örtülü olarak yürütülen bu eğitim yerlerinde din bilgileri ve genel kültürleri oluşmamış küçük yaştaki çocuklara laiklik düşmanlığı, Anayasa, devlet ve toplum düşmanlığı aşılanmakta devletin bir gün mutlaka yıkılacağı öğretilmektedir. 

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından aynı dönemde hazırlanan bir rapor da hasıraltı edilmişti. Diyanet İşleri Başkanlığı raporunda, Süleymancıların devlet içinde yoğun bir biçimde örgütlü olduğu açıklanıyordu. 

“Teşkilatın yöneticileri arasında üç milletvekili ve Diyanet İşleri Başkanlığı teşkilatından atılan bazı eski din görevlilerinin bulunduğu, tarikatın faaliyetini hayret edilecek kadar açıktan yürüttüğü, dernek, öğrenci yurdu ve Kuran kursu görüntüsü ile büyük şehirlerden başlayarak köylere kadar uzanan, sayısı resmi tespitlere göre birkaç bini bulan kurlarda on binlerce Türk çocuğunu devlete karşı şartlandıran eğitim yerleri yurt içinde ve yurt dışında vatandaşlardan dini vergi ve öşür toplayan eli çantalı tahsildarları bulunduğu..”.

somut verilere dayandırılarak vurgulanmıştı.

Devlet/Hükümet tarafından sistematik şekilde korunup kollandığını gözler önüne serilen Süleymancıların da çalışma ve örgütlenme biçimleri ve hedefleri açısından Fethullahçılarla benzer oldukları aşikar.

Bu gün Fetullahçıları terör örgütü sayan ve “düşman” ilan eden AKP iktidarının; Süleymancıların ve şu ya da bu isimle anılan öteki tarikatların önünü açması, destek vermesi; Bu tarikatların faaliyetleri sonucu ortaya çıkan katliamların üzerini “devlet eliyle” örtmesini de zorunlu kılıyor.

AKP yöneticileri insanlık suçu olan faciaları örtmek için “kader” zihniyetini oldukça yoğun kullanıyor. Aladağ’da ki İhmal ve istismarı gizlemek için de yine aynı örtünün kullanılacağı kesin!…

Pin It on Pinterest