SEÇİMİN KISA ÖZETİ

İnsanların anlaması zor olsun istenen olguların karmaşık halde dillendirilmesi; aslında basit olan bir duruma ilişkin “çözümlenmesi zor durum” algısı oluşturulması; özellikle sömürü ve baskı yoğun rejimlerde daha fazladır.

Halkın yöneticilerini seçmesi de karmaşık olmayan ancak özünün gözden kaçması için anlaşılması zorlaştırılan eylemdir.

Hakkında fırtınalı tartışmalar yürütülen seçim oyunu, yapıldığı yere bağlı olarak biçimi az ya da çok farklı olsa da karmaşık vasıfta değildir. Aleni ve basittir.

Seçim sathı kumarhanedir. Kumar sürecinin gerçek kazananı kumarhane sahibidir.

Kumar masasında, az ya da çok ama mutlaka hile vardır. Oyuna katılanların arasında “saf” olanlar çoğunlukta olsa da genellikle masada onlardan başka, egemenlik kurduğu ölçüde hile yapma olanağına ve onu diğerlerinden avantajlı kılacak araçlara sahip olan; bu nedenle kazanma olasılığı zirvede biri ya da birileri vardır ve oyun sonunda “büyük payı” kazanan da onlardan biridir.

Kumar masasında şansın rolü yoktur. Masada güçlü olanın kazanma; güçsüz olanın kaybetme zorunluluğudur şans.

Bu gerçeklik göz ardı edilerek; oyuna katılan oyuncunun performansı kötüydü, hamleleri zamanında yapamadı,  şanslı günü değildi  gerekçelerini ön plana alarak oyun sürecini tartışmak abesle iştigaldir.

Kuraldır; Tezgahı bozma gücü olmayan hıncını oyuncuya yöneltir.

Oyun yerinin neresi olduğu yerin vasfı ve sahibinin kim olduğu durumunu göz ardı ederek; oyunda başarı elde edememeyi oyuncunun yeteneğine bağlamak oyun oynanan yerin sahibine yarar; çünkü bu söylem oyun yeri sahibinin ve oyunun egemeni unsurların dillendirmek istediği şeydir. Ya yoksa oyun; oyuna katılan “saflar” cephesinde cazibesini yitirir ki bu durum oyundan hep kazançlı çıkanların istemediğidir.

Bu nedenle, oyundaki tezgahı atlayıp; “oyuncu iyi olmadığı için yenildi.” diye iradi yorum yapanların yanısıra; “oyunu anlama yoksunu” olarak yorum yapanlar da tezgah “yancısı” olurlar.

Kumar oynamak adrenalini tatmayı yaşamının olmazsa olmazı yapan birey ve grupların kurgunun gerçekliğini anlamaktan imtina  etmeleri ve hep edecek olmaları sistemi kuranların güvencesidir.

Kumarhaneye giren; oyuna egemen olacak güçle oturmalıdır. Tezgahı güç bozar. Toplumsal ilişkilerde bu güç örgütlü halk erkidir. İlk koşul bu. Oyuncunun yetenekli ve yeterli olması artıdır ama ikincil koşuldur.

İkinci koşul birinci koşulun mütemmim cüzüdür.

Birinci koşul olmaksızın ikinci koşul kifayetsiz argümandır. Örgütlü güç yoksa, oyuncu kim olursa olsun ve ne kadar popüler olursa olsun, tezgah aşılıp oyun kazanılamaz.

Anlamak isteyene; oyunun özeti budur.

Bu özet; oyun toplumsal kabul görse dahi oyuna girilmez fikriyle noktalanamaz.  İçinde bulunduğumuz toplumun eyleminden kendimizi soyutlamak; kolaycı keşiş tavrıdır. Zor olan kendi vasfımızla eyleme katılmak ve tavrımızla sürece damga vurmayı, iz bırakmayı başarmaktır. Her toplumsal oyuna girileceği gibi her alanda/ kurumda seçim oyununa da girilir; bu kendi gücüne  güvenle ilgilidir. Ancak kendine güvenin; oyunu kuranların amacına esir olmadan, oyunu amaç kılmadan ve dolayısıyla kendi amacından sapmama iradesiyle doğrudan ilişkili olduğu bir an olsun akıldan çıkarılmamalıdır.

Oyunu kavrayanlar için sonunda “ah vah”etmemek de oyuna girme koşullarına dahildir.

BABÜR PINAR

Pin It on Pinterest