Kapitalizmin İdeolojik alan oyuncuları, söylem ve davranışlarıyla iktidar sahiplerine ve siyasi oyunculara “gol pası” vermekle yükümlüdürler.
Normal ve sürekli bir olgudur bu. Farklı yöntem ve araçlarla, açık ya da örtülü burjuva ideologlar burjuva siyasilerin aklını açıcı gol pası verme eylemini gerçekleştirirler.
Ancak kapitalizmin krizi halinde siyasi iktidar aygıtındakiler yönetememe durumuna ( çukura) düştüklerinde burjuva ideologlarının; siyasilerin aklını açıcı çabası yeterli olmaz.
Bu dönemlerde başka oyuncular devreye girer; siyasi aygıt yöneticileri hasım cephedeki ideolojik ve siyasi oyunculardan “gol pası” alırlar.
İktidar sahipleri için bu “dışarıdan“ destek, zor durum güvencesi olduğu için oldukça makbuldür.
Kapitalist sistemin sürekliliğini sağlama noktasında “gol pasıyla” destek vericilik; muhalif cephe oyuncularının sürekli ve yoğun yaptıkları iştir.
Tarihi sınıflar mücadelesi biçimlendirir ve tüm toplumsal olgular bu gerçeklikten bağımsız olamaz saptamasını inkar ederek toplumsal olguların, kişi ve grupların kurguladığı komplo ürünü olduğunu iddia eden ideologların, muhalif bazı politikacıların, yazarların, rastgele, aklına eseni dillendirmesi; Somut olmayan haberlerin ve aslı astarı belirsiz söylentilerin yaygınlaştırılması; Lafın sonu nereye çıkar diye düşünmeden esip gürlemesi; siyasi iktidara “gol pasıdır.”
Siyasi iktidarın; hegemonyasını sürekli kılmak için yasal ve yasadışı her araca ve her yola başvuracağını ve örgütlü halk hareketinin dahi iktidarı “bas geri” edemeyeceği mavalının özel önemle yazılıp çizilmesi “gol pasıdır”.
Burjuva iktidarın gücünü olduğu haliyle somut verilere dayalı açıklamamak; burjuva hükümetleri her şeye kadir, halk hareketleri karşısında dahi yenilmez olduğu tevatürünü yaymak kadar; burjuva iktidarın zayıf, üflesen yıkılacak kağıttan gemi olduğu iddiasıyla siyasi iktidara yönelik intihar saldırılarına çağrı yapmak da “gol pasıdır.”
Provokasyonu önleyecek gücü olmayan örgütlerin “gücünden büyük” meydan okumayla alana çıkması; “gol pasıdır”
Halkın kendi gücünden kuşku duymasını besleyen her girişim; yenilgiyle sonuçlanacağı belli çatışmalara girişerek, “burjuva sistemle baş edilemez” algısını güçlendiren ve erke itaat etmenin “kurtuluş” olacağına ilişkin vargıyı besleyen söylem ve eylemler, siyasi iktidara verilen “gol pasıdır”.
Metanetli olmaya gereksinim olduğu bir zamanda; muhalif bir politikacının; Hükümete somut verilere dayalı eleştiri yaptıktan sonra bir iktidar yandaşından küfürlü ileti gelince, küplere binerek, akli dengesini bozarak somuttan kopuk afaki konuşması, küfretmesi “gol pasıdır.”
Tüm bu gol pasları, siyasi iktidar çetesine atılan can simididir.
Bilimsel olmayan her eleştiriyi ve eylemi kendi lehine çevirebilecek olanağa ve tecrübeye sahip olmak ; siyasi iktidarın sürekliliğinin güvencesidir.
Burjuva iktidara can simidi olmamak, gol pası vermekten kaçınmak için sorunlara yaklaşırken; kararlı, sorgulayıcı ama metin olmak elzemdir.
Bilimsel verilere dayalı somut durumun açıklanması sürecinde somut verilerin bilimsel yöntemle analizi; siyasi erkin metafizik araçlarla inşa ettiği fikri iktidar aygıtlarına karşı mücadelenin olmazsa olmaz payandasıdır.
Kuşkusuz, Tüm araç ve olanakları kullanarak, siyasi iktidarı protesto etmek yaşamsal önemde gerekliliktir.
Ama diktatörlüklerin, ancak kitlesel eylemlerle yıkılabileceğini bir an olsun unutmadan; Halkın birbirine kenetlenmesine ve birlikte mücadele etmesine sekte vuracak her türden maceracı eylemden, cesaret ve metanetle uzak durmak altı çizilesi gerekliliktir.
Siyasi İktidarın, “suçu başkasına yıkma” arzusuna can verecek her türden provokasyonu organize edebileceği gerçeğinden hareketle, provokasyona çanak tutan unsur olmamak için dikkatli davranmak önemlidir.
Somut verilere dayanmayan öngörüler üretme tuzağından uzak durmak; Somut verilerle kanıtlanmayan bilgileri yaymamak fikri zırh kuşanmanın koşuludur.
Unutmamak gerekir; Somut verilere dayanmayan gevezeliğin bilimsel algı ve konuşmaya baskın olduğu yerde, mümbit alan bulan irtica ve gericilik boy atar.
Küfre karşı küfürle yanıt vermemek; iktidarını sürdürmek için her aracı ve her yolu/ yöntemi devreye sokacak, ağzı köpürerek iftira ve yalana başvuracak kadar “akıl denetimini” kaybetmiş diktatöre karşı “deli edercesine” sakin olmak zorunlu yapılması gerekendir.
Duygusallığın dışavurumu olan öfkenin esiri olmamak olmazsa olmaz gerekliliktir.
Örgütlü provokatörlere ve siyasi iktidarın muhalif cephede ki ajanlarına sözüm yok! Onlar mülk ve mevki karşılığında kendilerine verilen görevi yaparlar.
Ama özellikle kriz dönemlerinde, öznel çıkışsızlık duygusunu tatmin etmek için “keskin çıkışlarla” ortalığa düşen birey ve “iş yapıyor görünmek için” eylem yapan “örgüt” ve grup çok daha fazlalaşır. Bu eylemleri gerçekleştirenler, aptallıklarından bunu yapmıyorlarsa; ya bilinçlerini kaybedecek denli sayrılıdırlar ya da iktidar sahibinin “örtülü” yandaşıdırlar. Ya yoksa kimse can düşmanı hasmına “iyilik” yapmaz. Muktedirlerin, bu türden salvoları, karşı saldırıda kullanarak kendisini akladığı deneyimle sabittir.
Her dönemde ama özellikle de zora düşülen, kriz halinde çarenin tükendiği durumda siyasi iktidarın, karşıt güçlerin hatasına sığınmaktan başka kurtuluş yolu yoktur.
Birileri, böylesi bir durumda oligark’ın değirmenine su taşıyan eylemleri cahilliğinden yapıyorsa, kendi durumunu kavrayıp önlemini almalıdır. Her tür provakatif eyleme çekme çığırtkanlığına karşı sosyalistler; öfkelerine hükmedip “yenileceği kesin olduğu bir savaş” davetini reddetme güç ve becerisini göstermelidir.
İktidar karşıtı gücün zaafı; iktidar sahiplerinin gücüne güç katar.
Keskin laf, eleştiri değildir. Aklıyla sözüne hükmetmek bilimsel veriye dayanmayı gerektirir.
Yeri geldiğinde frene basıp, diline hükmedebiliyorsan konuşacaksın!
Yoksa iktidar yelkenine rüzgar olur üfürüğün.
BABÜR PINAR