Travma Sonrası Stres Bozukluğu…

6 Şubat 2023 Tarihinde merkezi Kahramanmaraş olan ve bir çok ilimizi etkileyen Türkiye tarihinin en büyük depremlerinden biri meydana geldi. Binlerce insanı kaybettik binlerce de yaralı insan kaldı geriye. Yaşanan depremin siyasi,ekonomik toplumsal vb. tüm boyutları hakkında birçok şey yazıldı, yazılıyor ve bir süre daha yazılmaya konuşulmaya devam edecektir. Sonrasında bazılarımızın zihninde zaman aşımına uğrayıp tarihin acı sayfalarından birinde yerini alacak. Ancak “Her şey olur ve biter.” diyerek başımızı çevirmek çok güç; çünkü elimizdeki bilgi birikimi bize psikolojik etkileri olan olayların fiziksel anlamda bitmesinin ona dair yaşantıların herkesin zihninden bir anda yok olup gitmediğini söylüyor hem de ısrarla. Dolayısıyla yaşanan büyük travmatik olaylar bazıları için bitebilir belki; ama bazıları için dayanılması güç bir biçimde devam eder. Yaşanan depremin en az ekonomik ve sosyal boyutu kadar önemli olan bir diğer yönü de yaşanan felaketin yol açtığı psikolojik etkilerdir.

Yaşanan depremden hayatta kalanların, depremin fiziksel ve ruhsal izlerini uzun süre belki de ömür boyu taşıyacak olan insanların yaralarını sözcüklerle sarmak olanaksızdır. Böylesi felaketlerden sonra yaşanması mümkün olan ve hatta beklenen travma sonrası stres bozukluğu hakkında özellikle sevdiklerini kaybetmiş olanların yakınlarının ve olayı yaşamış olanların yakınlarının bilgi sahibi olmasında yarar var.

Ruhsal travma; yaşanılan acı bir olay ve bu olaya gösterilen duygusal tepkilerdir. Dolaysıyla ruhsal travma kişinin bedensel ve ruhsal bütünlüğüne yönelik bir tehdit olayı yaşaması ve bu yaşantı sırasında korku, dehşet ve çaresizlik gibi tepkilerin ortaya çıkmasıdır.

Travmatik olaylar, kişinin ruh sağlığını olumsuz etkiler ve etkisi yıllarca sürebilecek derin izler bırakır. İnsanlar travma ile üç şekilde karşı karşıya gelebilirler:
1- Travmatik olay, doğrudan kişinin kendi başına gelmiştir.
2- Kişi, travmatik bir olaya tanık olmuştur.
3- Travmatik olay, kişinin yakını ve sevdiği bir insanın başına gelmiştir.

Travmatik olayları ikiye ayırabiliriz. Bunlardan ilki doğal yollarla oluşan travmatik olaylardır. Örneğin, ülkemizde de ne yazık ki çok acı örnekleri yaşanmış olan depremler, seller gibi doğal yollarla oluşan travmatik olaylardır. İkinci grup ise insan eliyle oluşan travmatik olaylardır. Burada da; trafik kazaları gibi kaza ile oluşan ve savaş, katliam taciz, tecavüz ve terör eylemleri gibi bilerek ve amaçlı gerçekleştirilen olayları örnek verebiliriz. Bunlara ek olarak sayabileceğimiz bir diğer grup travmatik olay ise bunlardan farklı olarak fiziksel değil psikolojik tehdit yaratan olaylardır. Bunlar da başarısızlık, dışlanma, ihmal, terkedilme, aşağılanma gibi duygusal olarak zorlantılı yaşantılardır. Böylesi travmatik olaylar yaşandığında bu durum elbette ki insan üzerinde ciddi, sarsıcı ve şiddetli bir etki yaratmaktadır. Yaşanan bu travmatik olaylar sonrası iki tür stres bozukluğu gelişebilir. Bunlardan ilki akut stres bozukluğu, diğeri de travma sonrası stres bozukluğudur. Akut Stres Bozukluğu, travmatik bir olayın ardından verilen ilk dönem tepkilerine verilen isimdir. Akut Stres Bozukluğu travmatik olayı takiben 4 hafta içinde ortaya çıkıp, 2 gün ile 1 ay süren tepkileri tanımlamaktadır. Travma sonrası stres bozukluğu ise travmatik olayı takip eden stres tepkilerinin 1 aydan uzun sürdüğü durumlar olarak tanımlanabilir.

Akut stres bozukluğunun belirtilerini şu şekilde tanımlayabiliriz:

. Hissizlik, dalgınlık, duygusuzluk
. Çevreyle ilgili farkındalıkda azalma
. Gerçeklikten uzaklaşma
. Travmayla ilgili önemli anların hatırlanamaması
. Travmatik olayı yeniden yaşama (rüyalar, düşünceler, illüzyonlar, vs.)
. Travmaları hatırlatan uyaranlardan kaçma
. Belirgin anksiyete ( endişe)
. Sosyal hayatın etkilenmesi, örneğin işe gidememe, topluluğa girememe.

Belirtiler en az 2 gün en fazla 4 hafta sürer ve olaydan sonraki 4 hafta içinde ortaya çıkar. Bu tepkiler elbette rahatsızlık verici tepkilerdir ancak çok ciddi stres yaratan bir olayın ardından geldikleri düşünüldüğünde, aslında anormal bir olaya verilen normal tepkiler oldukları görülebilir. Akut Stres Bozukluğu dediğimizde bu tepkilerin olayın ardından 1 ay gibi kısa bir sürede ortaya çıktığını ve en fazla 1 ay sürdüğünü görüyoruz. Burada şiddetli ve ilk dönem tepkileri ortaya çıkmaktadır. Ancak akut stres bozukluğunun 1 ay sonra ortadan kalkmayıp travma sonrası stres bozukluğuna dönüşmesi de muhtemeldir ama her akut stres bozukluğu travma sonrası stres bozukluğuna dönüşmez ve her travma sonrası stres bozukluğundan önce de akut stres bozukluğu yaşanmaz.

Travma sonrası stres bozukluğunun belirtilerine gelince klinik özellikleri 3 ana grupta toplanır:

1- Travmanın anılarından kurtulamamak: Çok rahatsız edici, beklenmedik şekilde oluşan, travmayı tekrar yaşıyormuş gibi görüntüler veya kâbuslar görmek, olayı hatırlatan bir şey olmasa da sürekli akla gelmesi, olay hatırlandığında çarpıntı, terleme gibi bedensel rahatsızlık duyulması.

2-Travmayı hatırlatan durumlardan kaçınmaya çalışmak: Duygusal olarak uyuşuk olmak ve travmayı hatırlatan insanlardan, olaylardan, aktivitelerden kaçınmak, uzak durmak.

3-Aşırı derece tetikte olma belirtileri: Uyumak ve konsantre olmakta zorlanmak, tedirgin olmak, hemen sinirlenmek ve öfkelenmek, ufak seslerle irkilmek gibi.

Her iki stres bozukluğunda da belirtiler oldukça örtüşmektedir ancak travmatik stres bozukluğunda tepkiler en az bir ay devam eder ve başlangıcı olaydan bazen seneler sonra olabilir. Ayrıca akut stres bozukluğunda tepkiler daha çok nerede olduğunu bilememe, adeta kendi kendinin dışına çıkmış gibi hissetme şeklinde görülen tepkilerdir. Travma sonrası stres bozukluğu ciddi bir hastalıktır ama elbette ki, her birey stresli olaylar karşısında farklı tepkiler vermekte ve stresli olaylarla başa çıkma düzeyleri farklılık göstermektedir. Bazı insanlar, destek sayesinde travmatik olayın etkileriyle daha işlevsel olarak baş edebilmektedirler ama; ne yazık ki travma sonrası ciddi sıkıntıların devam etmesi ve gündelik yaşama etki etmesi de az rastlanır bir durum değildir.

Tedavi nasıl yapılır?

Travmalardan sonra yaşanan stres sorunları yıllarca sürüp kalıcı bir hale gelebilir. Sorunlar kişilerin iş, aile ve toplumsal yaşamlarını olumsuz yönde etkileyebilir. Erken tedavi, sorunun sürüp gitmesini engelleyen en önemli etkendir. Bu nedenle, öncelikle sorunları hiç çekinmeden, zayıflık, eksiklik olduğunu düşünmeden paylaşmak önemlidir. Bu tür olaylara karşı birçok insanın benzer stres tepkileri verdiği unutulmamalıdır. Bu tür sorunların bir ruh sağlığı uzmanına danışılması, çözüm için önemli ve gerekli bir adım olacaktır. Çünkü travma sonrasında oluşan stres belirtilerinin, ilaç ve/veya psikoterapi ile tedavi edilmesi mümkündür. Travmanın etkilerinin giderilmesi için herkesin ihtiyacına göre farklı tedavi yaklaşımları planlanır. İyileşme önündeki en temel engeller; yardım aramaya çekinme, mutsuzluk, olayı hatırlamaktan kaçınma, insanlara güvenini kaybetme şeklindedir ki bunlar aynı zamanda hastalığın da temel belirtileridir. Bu durumda travma yaşayan kişilerin yakınlarının bu belirtiler konusunda bilinçli olması ve yardım araması, sorunların çözümünü kolaylaştıracaktır.

Funda Kocatürk

Pin It on Pinterest